Covid-19 ve Hayatımızdaki Etkileri
Dünya son iki yıldır oldukça farklı bir dönemden geçmekte. Covid-19 adındaki bir virüs ve onun beraberinde gelen pandemi tüm dünyada hayatı tamamen değiştirdi. Daha önce haberdar bile olmadığımız bu virüs aniden hayatımızın kontrolünü ele geçirebilecek hale geldi. İlk kez 31 Aralık 2019’da Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan bu virüs hayatımızı her yönden etkilemeye başladı.
Tabii ki Covid-19’un en büyük etkisi insan sağlığı üzerinde oldu. Milyonlarca insan bu salgından etkilendi. Sayısız insan geri dönülmez hasarlar aldı ve çok fazla kişi hayatını kaybetti. Tüm dünya insan sağlığının önemini bu salgınla beraber acı şekilde tecrübe etmiş oldu.
Covid-19 milyonların sağlığını ciddi derecede etkilemekle kalmadı. Covid-19’un etkileri insan psikolojisinden, gelişmiş ülkelerin ekonomisine kadar uzandı. Tüm dünya günlük yaşamdaki rutinlerden uzaklaşmak zorunda kaldı. Yetişkinlerin evden çalıştığı, öğrencilerin evden online eğitim gördüğü bir süreç başlamış oldu.
Zorunlu olarak evlerde oturduğumuz bu süreç kimilerine ilk etapta farklı ve ihtiyaç duyulan bir ara gibi geldi. İnsanlara yeni hobiler edinip önceden zaman ayıramadığı ev içi işlerle ilgilenme fırsatı doğmuş oldu. Kimileri pandemi sürecinin en başından beri kötü bir psikolojik sürece girdi. Kimileri ise durumun ciddiyetini önemsemeyip pandemi öncesindeki hayatlarını devam ettirmeye çalıştı. İnsanlar en başta bunlar gibi farklı farklı tepkiler gösterseler de zamanla büyük bir çoğunluğu eski özgürlüklerine büyük bir özlem duymaya başladı.
Sosyal bir canlı olan ve hayatının büyük bir çoğunluğunu sosyal bir ortamda diğer insanlarla iletişim kurarak geçiren insanoğlu için bu izolasyon süreci büyük zorlukları da beraberinde getirdi. Pandemi ve karantina sürecinde yalnızca bazı ihtiyaçlarını karşılamak için dışarı çıkan insanlar türlü psikolojik zorluklarla da mücadele etmek zorunda kaldı. Kaygı ve anksiyete bu dönemde ciddi seviyelerde artış gösterdi.
Tabii ki Covid-19’un tek etkisi insan psikolojisi üzerine olmadı. Oldukça bulaşıcı olan bu hastalığın önüne geçmek için insanlar günlük rutinlerinde değişiklik yapmak zorunda kaldı. Herkes bir anda maske takmaya başladı ve başlarda çok garip gelen bu durum zamanla normalleşti. El hijyeninin önemi bu dönemde çok iyi anlaşıldı. El yıkama kuralları tüm insanlara aşılanmaya başlandı. Kolonya ve dezenfektan kullanımları artış gösterdi.
Covid-19 bulaşının önüne geçmek için başlayan bu hijyen çılgınlığı giderek arttı. İnsanlar marketten aldıkları her ürünü tek tek dezenfekte etmeye başladı. Dışarda giyilen kıyafetler eve gelir gelmez yıkanmak üzere kirli sepetlerine atıldı. Alışveriş merkezlerinde, marketlerde, mağazalarda ateş ölçümleri ve dezenfekte uygulamaları başladı. İnsanların bu dönemde hijyene olan bakış açıları da değişmeye başladı.
Covid-19 Nedir?
Covid-19 adıyla bilinen bu yeni koronavirüs hastalığı ilk olarak Çin’in Wuhan şehrinde 2019’un sonlarında kaynağı belirsiz bir solunum rahatsızlığı olarak ortaya çıktı. Ve tam olarak 13 Ocak 2020’de tanımlanmaya başlandı. Wuhan kentinde bir yiyecek pazarında ortaya çıkan bu hastalık başlarda Çin ve çevresinde etkili oldu. Ancak daha sonra bulaşıcılığı artmaya ve yayılmaya başladı. Kısa bir süre sonra ise tüm dünyayı etkisi altına alıp 30 Ocak 2020’de Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘’küresel acil durum’’ ilan edilmesine neden olmuştur. Daha sonrasında da 11 Mart 2020’de yine Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘’pandemi’’ ilan edilmesine dönüşecek kadar büyük bir hızla yayılımını devam ettirmiştir.
Taçlı virüsler olarak bilinen koronavirüsler aslında bize çok da yabancı değil. Şu an mücadele ettiğimiz Covid-19 daha önceleri karşılaştığımız SARS ve MERS gibi virüslerle aynı aileden geliyor. SARS ve MERS de bulaşıcı hastalıklardı ancak Covid-19’un yayıldığı gibi tüm dünyaya yayılmadılar. Orta Doğu ve Asya’da varlıklarını gösterip daha sonrasında mutasyonlarla beraber yok oldular. Covid-19 ise bu virüslerden daha fazla bulaşıcı etki gösterdi ve tüm dünyaya yayıldı.
Koronavirüslerin etkileri neredeyse nezleye benzer. Ancak Covid-19 daha ağır belirtileri olan bir virüstür. Covid-19 kendisini yüksek ateş ve nefes darlığıyla gösterir. Öksürük, baş ve boğaz ağrısı, yüksek ateş, tat ve koku kaybı Covid-19 pozitif kişilerde görülen belirtilerden en yaygın olanlarıdır. Virüsün bulaştığı kişiler ayrıca ciddi bir halsizlik ve eklem ağrısı yaşadıklarını da belirtmişlerdir
Covid-19 temas veya solunum yoluyla bulaşabilmektedir. Hastalığın ilk başlardaki belirtileri ileriki aşamalarda zatürreye ve akut solunum yolu yetmezliğine neden olabilir. Bu da hastaların entübe edilmesine yani solunum cihazına bağlanmasına neden olur. Covid-19 çoğu kişide ağır bir nezle gibi etki gösterse de bazı risk grubu kişilerde ölüme kadar giden ağır etkileri olabilir. 65 yaş üstü kişiler, kronik hastalığı olanlar, daha öncesinden bir solunum yolu hastalığı ile mücadele etmiş olan kişiler risk grubunda sayılmaktadır. Bu insanların Covid-19’dan korunmak için daha fazla çaba göstermesi gerekir.
Covid-19 ile Hayatımızda Neler Değişti?
Pandemi olarak nitelendirilen Covid-19 fiziksel sağlığımız dışında da toplumsal yaşamımıza da ciddi hasarlar verdi. İnsanlar hasta olma korkusuyla ve tam kapanmalarla uzun süre eğitimden, iş hayatından ve sosyal yaşamdan uzak kaldı. Hastalık daha fazla yayılmasın diye getirilen kapanmalar ve karantina uygulamaları insanları yalnızca sosyal açıdan değil ekonomik açıdan da olumsuz etkiledi. Kimi insanlar işlerine evden devam edebildi ancak bazı meslek grupları için bu mümkün olmadı. Bu durum da ekonomik sıkıntıları ve çöküntüleri beraberinde getirdi.
Covid-19 temizliğe olan bakış açımızı da değiştirdi. Temizliğe verilen önem fazlasıyla arttı. İnsanlar dışarda maske ile dolaşmaya ve yanlarında dezenfektan taşımaya başladı. Marketten alınan ürünler eve gelince direkt olarak dezenfektanla silindi. Ev temizliğine verilen önem de bu dönemde arttı. Dışarda giyilen kıyafetler eve gelince ilk iş olarak yıkandı. Bizim için ilk başlarda zorlayıcı ve zahmetli olsa da temizliğin önemi herkes tarafından anlaşılmış oldu. Ve bu yeni temizlik rutinleri zamanla hayatımızda yer etmeye başladı.
Pandemi süreci yoğun bir eve kapanma ve karantina dönemini de beraberinde getirdi. Evde durulan bu süreç çoğu insan için fazlasıyla hareketsiz geçti. Bu süreçte beslenme alışkanlıkları da değişti. İnsanlar evde oldukları zaman dilimini sürekli bir şeyler yiyerek geçirdikleri için çoğu kişi bu süreçte kilo aldı. Bu kilo alımlarında tabii ki stresin de etkisi oldu. Kaygı ile evde geçen bu süreçte çoğu insan yalnız ve endişeli hissetti.
Bu süreci verimli geçirmek isteyen bazı insanlar da oldu. Bu kişiler ilk olarak yeni hobiler edinme ve kendilerini geliştirme yollarını aramaya başladılar. Bu nedenle karantina sürecinde hobi ve eğlence malzemelerinin satışında artışlar oldu. Evde yabancı dil geliştirmek isteyen insanlar da fazlaydı. Online dil dersi veren uygulamalara olan ilgi de artmış oldu.
İnsanlar dışardan alışveriş yapmaya korktukları için bütün her şeyi evde yapmaya çalıştılar. Örneğin bu süreçte birçok kişi evde ekmek yapmayı denedi. Evde yoğurt ve ekmek gibi besinleri yapmaya çalışan kişilerin hazır gıdaya olan bakış açıları da değişmiş oldu. Yani Covid-19 bizim yeme içme rutinimizi de etkiledi. Çoğu kişi artık daha az hazır gıda tüketmeye başladı. Evde yapılan gıdaların hijyeni ve lezzeti çoğu kişiyi cezbetti.
Covid-19’la beraber evde geçirilen sürede dizi film siteleri kullanımını çok büyük bir artış gösterdi. Evde vakit geçirmek için insanlar dizi ve filmlerden yardım almaya başladı. Bu dönemde dizi ve film uygulamalarının kullanımları rekor seviyelere geldi.
Covid-19 hayatımızda birçok şeyi değiştirdi. Ancak en önemlisi hayata bakış açımızı değiştirdi. İnsanlar dışarda arkadaşlarıyla içtikleri bir bardak kahvenin bile ne kadar değerli olduğunu anladı. Aileyle, arkadaşlarla geçirilen zamanın kıymeti anlaşıldı. Karantinada yalnız kalan kişiler sosyal hayatın önemini çok iyi anlamış oldu.
Covid-19 Nasıl Bitecek?
Covid-19 salgını başlangıcından itibaren dünyada birçok ülke korunma ve tedavi yolları aramaya başladı. Maske, temizlik ve sosyal mesafe üçlüsü tüm dünyada alınan önemler arasındaydı. Bu önlemlerle beraber Covid-19’un yayılmasının önleneceği düşünülmüştü. Ancak dünya nüfusunun kalabalık olması ve artık daha global bir dünyada yaşıyor olmamız Covid-19’un tüm dünyaya yayılmasına neden oldu.
Bu süreçte bazı ülkelerin sağlık sistemleri zorlanmaya başladı. Yoğun bakımlar tamamen doldu ve solunum cihazları artık yetersiz gelmeye başladı. Bunu artık durdurmak için yoğun aşı çalışmaları başlamış oldu. Bu çalışmaların sonucunda da Covid-19 virüsünün aşıları bulunmuş oldu.
Aşılar şu anda tüm dünyaya yayılıyor ve her gün daha fazla kişi aşı oluyor. Aşıların yoğun yapıldığı ülkelerde vaka sayılarında düşüşler gözleniyor. Aşıların koruyuculuğu hala tartışma konusu olsa da vaka sayılarındaki düşüşler olumlu düşünceleri de beraberinde getiriyor.
Aşılar yapılırken bir yandan da Covid-19 virüsünün farklı mutasyonları ortaya çıkmaya başladı. Delta, Delta Plus ve Lambda gibi mutasyonik varyantlar da etkilerini göstermeye başladı. Daha hızlı bulaşan bu varyantların aşıya karşı dayanıklı olup olmadıkları ise hala merak konusu. Aşıların bu varyantlara karşı koruma gösterip göstermediği tartışmalar yaratıyor. Ve aşılarla beraber gelen umut varyantlarla yerini korkuya bırakıyor.
Covid-19 pandemisi, zamanla bölge bölge azalarak endemi durumuna geçebilecek hale gelebilir. Covid-19’a karşı en büyük silah bu virüs için üretilen aşılardır. Aşılamadan sonra virüs hala aramızda olup insandan insana bulaşmaya devam edebilir ancak doğal bağışıklık ve etkin aşılamayla toplum bağışıklığı elde edilebilirse hastalığa yakalanılsa bile bu kadar şiddetli hissedilmeyeceği için hayatımızda bu denli bir önemi olmayacaktır.
Son zamanlarda ortaya çıkan çeşitli varyantların hastalığı şiddetlendirip pandeminin devamını getireceği ya da yeni pandemilere neden olabileceği gibi konular hala tartışılıyor. Ancak mutasyonlar olsa bile şu an için Covid-19‘a karşı ürettiğimiz en önemli silah aşılar. Mevcut Covid-19 aşılarının bu yeni varyantlara karşı da etkisi tartışılsa da çoğu bilim insanı aşıların bu varyantlar üzerinde de etkili olduğunu düşünüyor. Yani uzmanlar Covid-19’un bitmesi için dünya genelinde aşılama oranının yüksek olmasını ve bununla beraber toplum bağışıklığı kazanılması gerektiğini söylüyor. Hastalığın bu şekilde etkisini azaltarak biteceği düşünülüyor. Ayrıca değinilen bir diğer nokta da aşı olduktan sonra bile hastalığın seyrine göre belirlenen önlemleri elden bırakmamak gerektiği. Covid-19 hayatımızdan tamamen çıkana kadar tedbiri elden bırakmamak ve önce kendi sağlığımızı sonra çevremizin sağlığını tehlikeye atmamak gerekiyor.